17 Ekim 2011 Pazartesi

Boyun Ağrılarında Tedavi

İnsan boynu, medulla spinalis, spinal sinirler, karotis ve vertebral arterler gibi çok önemli vücut yapılarını barındıran, baş için bir destek işlevi gören, omurganın en hareketli bölümüdür.

Altıncı duyu organı olarakta yorumlanan boynun bu büyük hareket kabiliyeti, aynı zamanda darbelere ve zedelenmelere daha duyarlı olmasına yol açar. Bu yüzden, ağrı nedeni olarak omurga içersinde belden sonra ikinci sırayı alır. (6)

Bir çok kol, omuz ve baş ağrısının altında boyundaki çeşitli patolojiler yatar.(6) Bu nedenle boyundan kaynaklanan hastalıkların tedavine önem vermek gerekmektedir.

Hangi tedavi yöntemi seçilirse seçilsin, öncelikle semptomların şiddetinin, bu semptomlara nörolojik bulguların eşlik edip etmediğinin, radyolojik ve elektrodiagnostik bulguların, dikkatli bir şekilde ortaya konması gerekmektedir. Seçilecek olan tedavi yöntemi ucuz, güvenilir ve yüksek etkili olmalıdır.

Konservatif tedavi, öncelikle seçilmesi gereken tedavi yöntemidir. Konservatif tedaviye başlanmadan önce mutlaka kırık, dislokasyon, myelopati, infeksiyon, tömör gibi nedenler ekarte edilmelidir.



KONSERVATİF TEDAVİ



1.İMMOBİLİZASYON



Konservatif tedavide servikal omurganın immobilizasyonu önemli yer tutar. İmmobilizasyonda amaç, zarar görmüş yumuşak dokuların iyileşmesini kolaylaştırmak için boynu dinlendirmektir.

Bu amaçla tercih edilebilecek ilk yöntem boyunluk kullanımıdır. Hastaya boyunluk vermeden önce patolojinin şiddetini tayin etmek gereklidir. Seçilecek boyunluk tipi ne kadar immobilizasyon arzulandığına bağlıdır.

Felt (keçe), foam(köpük), rubber(lastik) boyunluklar gross hareketleri kısıtlarken plastik ağırlıklı boyunluklar tam ve güvenli bir immobilizasyon sağlar.



İmmobilizasyon en iyi başı nötral pozisyonda yada hafif fleksiyonda tutan yumuşak boyunluk kullanımı ile sağlanır.(3) Genellikle 15 derecelik fleksiyon yeterli olmaktadır. Yumuşak boyunluğun akut yumuşak doku zedelenmelerinde 3-4 günlük kullanımı önerilmektedir.(1) Boyunluk ayrıca uyumak ya da araba kullanmak gibi belli başlı aktiviteler sırasında da kullanılmalıdır.(1). Uzun süre boyunluk kullanımı servikal ROM ‘da kısıtlanma ve boyun kaslarında atrofi riski taşır.



Radikülopati için kullanıldığında boyunluğun kalın kısmı posteriora, ince kısmı anteriora yerleştirilmelidir. Bu, boyun ekstansiyonunu kısıtlarken intervertebral aralığın açılmasına izin verir. Philadelphia tipi boyunluk daha rijit pozisyon vermek üzere kullanılanılır. Çenelikli boyunluklar özellikle rotasyon hareketi kısıtlanmak istendiğinde tercih edilmelidir. Klinik deneyimler, sert boyunlukların kullanımının daha zor olduğunu, ağrıyı geçirmede daha az etkili olduğunu göstermiştir.(3)



İmmobilizasyon süresi, her hasta için değişir ve semptomların gidişine göre yönlendirilmelidir.(3) Ancak, uzun dönem sert boyunluk kullanımı belirgin yumuşak doku atrofisine ve doku sertliğine yol açabilir. Bu nedenle boyunluk kullanımı sırasında zaman yitirmeden izometrik egzersizlere başlanmalıdır.



Servikal immobilizasyonunun bir diğer ögesi yatak istirahatidir. Seyrek olarak gereksinim duyulmasına rağmen, yatak istirahati servikal omurgaya aksiyal basıcı kuvvetleri azalttığı gibi aynı zamanda ağrıyı şiddetlendiren diğer günlük aktiviteleri de sınırlayarak faydalı olur.



2-MEDİKAL TEDAVİ:



A) Analjezikler: Boyun ağrılarının tedavisinde en yaygın kullanılan non-spesifik ilaç “asetaminofen” dir.(4) Akut boyun ağrısında ve diğer tedavi yöntemlerinin etkili olmadığı kronik ağrılarda uzun süre güvenilir bir şekilde kullanılabilir.



B) N.S.A.İ. ilaçlar: Çoğu klinisyence servikal ağrılarda İlk sıralarda tercih edilen ilaçlardır. NSAİ’ ların antiinflamatuar etki oluşturabilmesi için terapötik kan düzeyinin sağlanması önemlidir. Günde tek doz kullanılan NSAİ ilaçların hasta uyumu dolayısıyla terapötik kan düzeyine ulaşma olasılığını arttırdıkları söylenmektedir.(1)COX2 selektif NSAİ ilaçların mide, böbrek ve endotel üzerine non selektif NSAİ ilaçlardan daha az etkili olduğu, dolayısıyla yan etkilerinin daha az olduğu söylenmektedir.



Servikal ağrılı hastalarda öncelikle seçilecek medikal tedavinin etkili ve ucuz olması nedeniyle Aspirin olduğu görüşü, (3) günümüzde antiinflamatuar etki için yüksek dozlar gerekmesinden, etki gösterme süresinin uzun olmasından, GIS toksitesinden ve siklooksijenaja irreversbl bağlanmasından dolayı terk edilmiştir.(1)



NSAİ kullanımı sırasında her zaman oldugu gibi peptik ülser, renal yetmezlik ve hepatik disfonksiyon hikayesi olup olmadığına dikkat edilmelidir.



C) Kas gevşeticiler: Kas gevşeticiler servikal ağrının tedavisinde kullanılan diğer bir ilaç sınıfıdır. Servikal omurgada doku hasarınI takip eden ağrının sıklıkla sebebi kas spazmıdır. Spazm, ağrıda artışa neden olan iskemiye yol açabilir. Kas gevşeticiler kullanılarak spazm-iskemi-ağrı sillüsü kırılabilir. Yeterli dozlarda metokarbamol kullanılabilir. Bazı yazarların (4) boyun ağrılı hastalarda diazepamın seçilebilecek bir kas gevşetici olduğunu söylemelerine rağmen, bazılarına göre ise (3)diazepamın kas gevşetici olarak boyun agrılı hastalarda kullanımı önerilmez, çünkü diazepam, aynı zamanda psikolojik bir depresandır ve çoğu boyun ağrılı hastada zaten çeşitli düzeylerde klinik depresyon mevcuttur.



D) Steroidler: Özellikle servikal radikülopatide, ciddi bir antiinflamatuar etki gerektiğinde kullanılır. Prednison 280 mg’lık total uygulama için 70 mg/gün şeklinde başlanıp, 10 mg/gün azaltılarak kullanılabilir. Predzon ya da eşdeğeri steroidin toplam dozu 550 mg’ın altında olduğunda avasküler nekroz oluşumuna dair literatürde vaka yoktur.



E) Opioidler: Kodein ve dekstropropoksifen gibi sentetik ve non-sentetik opioidler, diğer ilaçlarla kontrol altına alınamayan, ciddi servikal ağrılı hastalarda tercih edilebilir.(4) Özellikle akut ağrılı hastalar 4-6 saatte bir 30-60 mg kodein ya da eşdeğer narkotiğe iyi cevap verir.(3)Daha güçlü analjezik gerektiğinde hasta monitörize edilmeli ve yakından takip edilmelidir. Kötüye kullanım ve bağımlılık yapma potansiyeli dikkate alınmalı, ancak bu kuşkular doktorun ciddi, refrakter, inaççı ağrıların tedavisine engel olmamalıdır. Narkotik analjezik kullanımının 6 haftayı geçmesi tavsiye edilmemektedir.



F) Antidepresanlar: Trisiklik antidepresanlar(TCA) ağrıyı azalmaya ve uykuyu düzeltmeye depresyonda kullanıldığından daha düşük dozlarda yardımcı olabilirler. Ağrıyı substans P’ye etkiyerek azaltırlar ve uykuyu stage 4 ve non-REM’i arttırarak düzeltirler. Ancak ağız kuruluğu, konstipasyon ve kilo alma gibi yan etkileri bazı hastalarda kullanımlarını kısıtlayabilir.



Serotonin re-up take inhibitörleri, TCA’larda bulunan yan etkilere sahip olmadığından TCA’ları tolere edemeyen hastalarda kullanılabilir. Özellikle boyun ve sırt ağrılarında her iki grup antidepresanı kıyaslayan bir çalışma yoktur.



3-FİZİK TEDAVİ VE MANİPLASYON



Fizik tedavi ajanları özellikle akut boyun ağrılı hastalarda ağrının kotrolü amacıyla kullanılabilir. Bunlar arasında TENS, US, HP, CP, traksiyon sayılabilir. Hem akut hemde kronik ağrılı hastalarda TENS, diadinami, Galvani, exponansiyel akım gibi alçak frekanslı akımların analjezik ve trofik etkilerinden yararlanılabilir.



Yüzeyel ısı modaliteleri birçok servikal hastalıkta kasları gevşetebilir ve ağrıyı azaltabilir. Diğer taraftan akut servikal radikülopatide derin ısıdan kaçınılmalıdır, çünkü bunlar sinir çevresindeki inflamasyonu daha da arttırarak ağrının şiddetlenmesine ve sinir hasarına yol açabilir. Subakut ve kronik dönemde yüzeyel ısıtıcılara derin ısıtıcılar eklenebilir. Isı vazodilatasyon yaparak kan akımını ve doku beslenmesini arttırır. Metabolik atıkların atılımını kolaylaştırır. Böylece bir taraftan kas spazmını ve ağrıyı azaltırken bir taraftanda doku tamir sürecini başlatarak nüksleri geciktirir. Akut dönemde ağrılı bölgelere uygulanan buzun da çoğu zaman yararlı olduğu bildirilmektedir.



Traksiyon , uzun yıllardır kullanılmakla beraber etkisine dair görüşler çeşitlidir.Traksiyon intervertebral diskin beslenmesini düzeltir, disk protüzyonlarının geri dönmesini sağlayabilir, intervertebral foramenleri genişleterek sinir köklerini serbestleştirebilir. Sıcak torbaları, masaj, elektiksel stimülasyon ya da bunların bir kombinasyonu ağrıyı azaltmak ve kasları gevşetmek için traksiyondan önce uygulanabilir. Traksiyon çeşitli yollarla uygulanabilir; mekanik ya da manuel, kontinü veya intermittan, oturur ya da supin bunlardan bazılarıdır. İntermittan uygulamalarda continü uygulamalara göre hafif ağırlık kullanılması tavsiye edilmektedir.(1)



Traksiyon sırasında hafif fleksiyon (yaklaşık 20 derece) yapılması(1), bazı yazarlarca ise en rahat pozisyonun bulunup bu şekilde traksiyon yapılması gerektiğini söylemektedir.(2) Bazı otoriteler gün boyunca 4.5-5.5 kg ile ve gece 2.5-3.5 kg ile traksiyonu önerirler.(2)Kontinü traksiyon özellikle sinir kökü basısı semptomları olan hastalarda tercih edilmelidir. İntermittan traksiyonda 6.5-11.5 kg ağırlık 5-10 sn çekim-istirahat periyotları ile 15-20 dak. lık uygulama yeterlidir. Minimal ağırlıklı ev traksiyonu, ucuz olması ve hastaya özerklik sağlaması açısından tercih edilecek yöntemdir.(3) Çoğu terapist , hasta ile etkileşimi de göz önüne alarak manuel traksiyonu tercih ederler.(3)



Servikal traksiyon, malignite, infeksiyon, derin osteoporoz ve romatoid artrit gibi durumlarda kontendikedir.



Masaj, boyun ağrılı hastalarda sıklıkla verilen bir tedavi olmamakla birlikte, ağrılı kas spazmını hafifletmesi, dolaşımı arttırması, kontraktürleri ve yapışıklıkları mobilize etmesi, hastaya psikolojik rahatlık vermesi nedeniyle kullanılabilir.



Maniplasyon: Maniplasyonun nasıl çalıştığına dair belirli bir açıklama olmamasına rağmen, bazı yazarlar, mekanoreseptörlerden perifere ve MSS ye giden afferent sinyallerin geliştiği ve buna bağlı doku metabolizması ve kas tonusu değişikliklerinin meydana geldiğini belirtmektedirler. Bu fizyolojik modifikasyonların ROM da artışa ve azalmış ağrıya sebeb olduğuna inanılmaktadır.(1)



Spinal maniplasyonun akut semptomları olan hastalarda yararlı kısa dönem sonuçları görülmekle birlikte, uzun dönemde hastalığın seyrini değiştirdiğine dair bir bulgu yoktur.(1) Rastgele seçilmiş 21 hastada spinal maniplasyon amnestik dozlarda diazepamla birlikte uygulanmış, kontrol grubuna yalnız diazepam verilmiş. Uygulama sonrasında ağrı düzeyleri arasında istatiksel olarak anlamlı bir fark bulunamamış.(dieppe)



4-EZGERSİZLER



Hastanı akut semptomları, belirgin ağrı ya da spazmı ortadan kalktıktan sonra bir egzersiz programı önerilir. Egzersizler hareket açıklığını arttırmaktan ziyade paravertebral kas yapısını güçlendirmeye yönelik olmalıdır.(3)

Servikal ağrıyı sınırlamak ve fonksiyonunu maksimuma çıkarmak için uygulanan rehabilitasyon programına “serviko-torasik stabilizasyon “ denir.

Uygun postür tekrarlayan mikro-travmaların önlenmesinde ilk adımdır. Ağrısız sınırlarda ROM egzersizleri stabilizasyon programının başlangıcında uygulanmalıdır.(1)Hastanın durumu düzeldikçe range giderek arttırılır.

İzotonik ve izometrik egzersizler her seansta her bir hareket 8-10 sn sürecek ve 5-10 kez tekrarlanacak şekilde günde 2-3 seans yapılır.Germe egzersizleri 6-10 sn sürmeli ve günde 1-4 kez tekrarlanmalıdır.

Serviko torasik stabilizasyonda boyun ve omuz kavşağı olmak üzere özellikle skapula kaslarının güçlendirilmesi gerekmektedir. Servikal fleksör ve ekstansörler, rekrus capitis ant. ve lat. , longissimus capitis ve servicis güçlendirilmesi gereken kaslar içinde yer alır.(1) Stabilizasyon programının başarılı olabilmesi için lomber omurga ve alt ekstremitelerde programa dahil edilmelidir.(1)



Egzersizler hastanın kendini en iyi hissettiği saatlerde yapılmalıdır. Bu genellikle sabah saatleridir. Egzersizden önce kas gevşetici ve analjezik ilaç verilmesi egzersizin daha iyi tolere edilmesine yardımcı olur.Egzersizler şu şekilde gruplandırılabilir;

*Anterior boyun mobilize edici egzersizler

*Kas kuvvetlendirici egzersizler

*omuz elevasyon egzersizleri

Omuz egzersizlerinin amacı, omuz kavşağını elave etmek ve kök basılarını en aza indirmektir. Bu egzersizler bir servikal boyunluk kombinasyonu ile uygulanabilir. Ayrıca elastik bandajlar, ağırlık makineleri ve serbest ağırlıklar kullanılabilir.

Şimdi bir egzersiz programını inceleyelim:

Egzersizlere öncelikle gevşeme ile başlanmalı. Boyun kaldırma egzersizleri, yatar pozisyonda boyun kavsini yere doğru bastırarak ve yukarı doğru çekerek yapılır. 5 sn süreyle 3 tekrar yapılır.

Pasif boyun çevirme ve aktif boyun çevirme egzersizleri birbirini takip ederek yapılır.(10 tekrar)

Boyun ve gövde çevirme egzersizleri, gövdenin alt yarısı ve boyun zıt istikamette çevrilerek yapılır.(10 tekrar)

Baş saati egzersizinde, baş bir saat olarak düşünülür, burunla önce saat 12 ye sonra sırasıyla 6,9 ve 3 e dokunulur. Daha sonra saat önünde ve ters yönde saatin dış kenarı burunla çizilir.

Omuz saati egzersizi, yan yatar pozisyonda başın altına bir havlu alınarak yapılır. Omuz bir saat olarak düşünülür ve haraketler tekrarlanır.

Kol dairesi egzersizine, yine yan yatar pozisyonda parmaklar olabildiğince yere yakın pozisyonda kolla yavaşça daire yapılır.

Omuz ve sırt germe egzersizlerine başlarken her zaman olduğu gibi düzgün posture dikkat edilmelidir. Önce her iki kol yukarı kaldırılır sonra avuç içleri tavana bakacak şekilde baş parmaklar öne çevrilir. Sonunda el bilekleri 90 derecede tutarak kollar aşağı indirilir. Bu pozisyonda 10 sn durulur ve hareket tekrar edilir. (3 tekrar)

Boyun rotasyon egzersizlerinde, otururur pozisyonda baş bir yöne çevrilirken vücut ağırlığı diğer kalçaya verilerek yapılır.

Boyun germe egzersizlerinde, bir el belin arkasında, bir el baş arkasında iken öne, yana ve diagonal pozisyonda fleksiyon yapılır.

1.Kaburgayı germe egzersizlerinde rulo haline getirilmiş bir havlu kullanılır. Havlu sol koltuk altından ve sağ omuz üzerinden geçirilir. Havlunun bir ucu iki elle tutulur. Baş sağa eğilir ve havlu yavaşça çekilir. 2.harekette havlu aşağı çekilirken baş sola eğilir.

Omuz germe egzersizlerinde dirsekler 90 derecede iken kollar birbirine değdirilir ya da bir el diğerini dirsekten tutacak şekilde yapılabilir.

İzometrik boyun egzersizleri, elle direnç verilerek dört yöne boyun hareketi yapılır.Kol kaldırma egzersizleri giderek ağırlıkla birlikte yapılabilir.

Baş kaldırma egzersizleri, sırt üstü, yan yatarak ve el-diz pozisyonunda baş kaldırılıp indirilerek yapılır.Aynı hareket kollarla tekrarlanır.



5-İNJEKSİYONLAR



Tetik nokta injeksiyonları:



Çoğu hasta paravertebral bölgede hassas noktalardan şikayetçidir. Bu hastalarda tetik nokta injeksiyonları faydalı olabilir. İnjeksiyonlar 1ü3 hafta aralıkla tekrar edilmelidir. Servikal omurgada bu tedavi modelinin etkinliğini klinik olarak kanıtlayan bir çalışma yoktur. Ancak tetik nokta injeksiyonlarının ampirik olarak hem boyun ağrısında hem de brakialjide yararlı olduğu görülmüştür.



Selektif Spinal İnjeksiyonlar



Servikal epidural, selektif sinir kökü blokajları, faset ve sempatik bloklar hem tanı hemde tedavi amacıyla kullanılabilir. Bir anestezik ve steroid kombinasyonu epidural boşluğa ya da sinir kökü boyunca floroskopi altında uygulanabilir. Eğer olay şiddetli bir inflamasyona sekonderse, steroidle uzun süreli rahatlama beklenebilir. Eğer foraminal stenoz gibi mekanik kompresyona sekonderse, injeksiyonun etkisi kısa süreli olacaktır. Selektif sinir kökü blokajı semptomatik kök yada kökleri tanımlayabilir. Servikal sempatik bloklar RDS deki gibi sempatik nedenli ağrıdan şüphelenildiğinde uygulanabilir.



Spinal injeksiyonlarda altın standart floroskopi altında ve kontras madde eşliğinde yapılan uygulamalardır.İğnenin dikkatli ve usulüne uygun yerleştirilmesi daha düşük miktar anestezik ile daha etkili injeksiyon yapılmasına olanak tanır. Radyoopak madde kullanımı ise, subaraknoid boşluk ya da damar içine injeksiyonu engelleyerek, komplikasyon oranının azaltılmasında etkili olur.



İnjeksiyon uygulamaları rehabilitasyon programının başarısını iki şekilde artırır. Ağrı kaynağının tanımlanması daha spesifik bir tedavi protokolünün hazırlanmasına yardımcı olur. Ağrının azalması da daha agresif bir rehabilitasyona olanak tanır.



Kanama bozukluğu şüphesi olanlara epidural epidural injeksiyon yapılmadan önce mutlaka koagülasyon çalışmaları yapılmalıdır. Spinal kord kompresyonu yapsın ya da yapmasın yer kaplayan lezyonlarda ve hareket alanını daraltan spinal stenoz varlığında, injeksiyonlara bağlı kanama riski artar. Respiratuar arrest, vertebral arter spazmı ve geçici kuadriparezi karşılaşılabilen komplikasyonlar arasındadır. Bu nedenle uygun monitörizasyon ve resusitasyon malzemeleri hazır bulundurulmalıdır.



6-BAZI SPESİFİK HASTALIKLARDA TEDAVİ



TORASİK ÇIKIŞ SENDROMU:



Genellikle fizik tedaviye cevap verirler. Traksiyon, yüzeyel ve derin ısıtıcılar skalen kas spazmını çözmeye yardımcı olur. Relaksasyon egzersizleri verilebilir. Orta yaslı hastalarda torasik çıkış sendromlarının en önemli nedeni omuz düşüklüğü oldugu için omuz elevatörlarinin çalıştırılması önemlidir. Kötü postur düzeltilmeli kolu abduksiyona getirerek yatması yasaklanmalıdır. Gece artan ağrı yakınmalarını azaltmak için hastanın koltuk altına yastık koyularak kostaklaviküler aralık arttırılır. Fizik tedaviden yararlanmayan hastalarda cerrahi girişim endikedir.



SERVİKAL DİSK HASTALIĞI:



Konservatif tedaviye cevap vermeyen vakalararda servikal diskin füzyonla eksizyonu önerilmektedir. Bu yöntemin mantığı, “ağrıyan kısmı çıkar” şeklindedir. Ancak sonuçlar randomize kontrollü çalışmalarla desteklenmiş değildir. Bu hastalarda faset injeksiyonlarına uygun yanıt alınırsa faset rizotomi de yarar sağlayabilir.



FASET SENDROMU:



Kronik baş ve boyun ağrısı olan hastalarda faset eklem ağrısında sık görülen bir durumdur. Faset sinir blokları ile tanımlanabilir. İntra artiküler steroid injeksiyonlerı kısa etkilidir, faset sinir rizotomisi daha uzun süreli rahatlama sağlanabilir.



6-ALTERNATİF TEDAVİ YÖNTEMLERİ



RİZOTOMİ



Perkütan rizotomi uygulamaları, radyofrekans elektrokoagülasyonu, krioanaljezi ya da kimyasal nöroliz yöntemleri ile gerçekleştirilebilir.

Radyofrekans rizotomisi siniri tamamen zedeler ve diğer tekniklerle karşılaştırıldığında daha geniş bir denervasyon alanı sağlar. Krioanaljezi uygulamaları radyofrekans rizotomisi ile karşılaştırıldığında daha kısa süreli bir rahatlama sağlar. Avantajı ise radyofrekans tekniği sırasında nöroma riskinin olmamasıdır.

Kimyasal denervasyon steril fenol preperatları ile yapılabilir.



SPİNAL KORD STİMULASYONU



A.B.D. 'inda implante edilmiş spinal kord stimulasyon araçları tipik olarak başarısız cerrahi girişimlerden sonra veya tedaviye yanıtsız RDS vakalarında kullanılmaktadır.


CERRAHİ TEDAVİ



Boyun ağrılı bir hastada cerrahi tedavinin en sık endikasyonu, kompresyona bağlı olan ve medikal tedavi ile düzeltilemeyen nörolojik bozukluğun bulunmasıdır.(2) Günümüzde cerrahi tedavi genellikle radiküler patolojilerde uygulanmaktadır.

Tanımlanmış nörolojik defekti olan hastaların %80 ında disk cerrahisinin başarılı sonuçlar verdiğine dair çalışmalar olmakla birlikte tedavinin hernie disklerle sınırlı kaldığı da bir gerçektir.(2) Rothman ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada boyun ağrılı hastalarda cerrahi tedavinin etkinliği tatmin edici bulunmamıştır. Servikal cerrahi uygulamaların çoğunun nedeni hala subjektif kalmaktadır.


BOYUN OKULU



Boyun okulu, bel örneğinde olduğu gibi, hastanın servikal anatomi, biyomekanik, patolojiler ve boyun koruyucu tedbirler hakkında bilgilendirilmesini amaçlayan bir programdır. Boyun okulunda hastalara benimsetilmek istenen ana düşünce, “hastanın kendi boynunun sorumluluğunu almasıdır.”Boyun okulunda ayrıca, boyun egzersizleri ve düzgün postür hastaya öğretilmelidir.



Postür bozuklukları disk, ligaman, kas ve kemik yapıların birbiriyle uyumunu bozup uzun süreli yanlış gerilmelere neden olarak, boyun ağrılarında artışa neden olur. Bu nedenle postür konusunda hastaların bilgilendirilmesi çok önemlidir.



Ağrılı boyunda;



Başın dik tutulması,

Ani hareketlerden kaçınılması,

Ağrıyı arttıran pozisyonlardan kaçınılması,

Yüksek yastıkla yatmaktan kaçınılması,

Yüzüstü yatmaktan kaçınılması,

Banyodan sonra saçların kurutulması,

Egzersizlerin ihmal edilmemesi gerekir.



LİTERATÜR

1) A.B.D.’ inde McMaster Üniversitesi Sağlık Enstitüsü’nde 1998 yılında yapılan bir çalışmada; mekanik boyun ağrılarında cerrahi ve medikal tedavinin etkinliği kıyaslanmış. Buna göre 20 yaşından büyük mekanik boyun ve sırt ağrısı şikayeti ile 1982-1992 yılları arasında hastaneye başvuran 100.000 hasta retraspektif olarak incelenmiş. Hastalardan medikal tedavi alanlar grupta %50-75 oranında ağrıda azalma tesbit edilirken, cerrahi müdahale yapılan hastalarda ise %15-35 oranında ağrı artışı bulunmuş.

2)İsviçre Locarno Laser Merkezi’nde 1998 yılında yapılan bir çalışmada ; düşük düzey laser tedavisinin tetik nokta tekniği ile etkinliği incelenmiş. 243 hasta üzerinde yapılan çalışmada, düşük düzey laser tedavisi ile myojenik boyun ,omuz ve kol ağrısında azalma ve fonksiyonel iyileşme tesbit edilmiş. İyileşme oranları akut ağrılarda %70, kronik ağrılarda %60 oranında bulunmuş. Ancak yüksek ve düşük doz laser tedavisinin hücre metabolizması üzerine ters etkileri olduğu görülmüş.

3)Kopenhang Tıp Fakültesi Ortopedi bölümünce 1998’de yapılan bir diğer çalışmada; 3 aydan uzun süren kronik boyun ağrılı hastalarda egzersizle manuplatif tedavi karşılaştırılmış. 119 hasta üzerindeki prospektif randomize çalışmada servikal egzersizlerle manuplatif tedavi arasında istatiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamış. Ancak her iki yöntemin de medikal tedavi ihtiyacını azalttığı tesbit edilmiş.

Dr.Demirhan DIRAÇOGLU 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder